
DNA molekülü Dünya üzerindeki her canlı için "okunması gereken" bir eserdir, bu bilgiler olmaksızın ne bir hayvanın ne bir bitkinin ne de bir insanın hayat bulması mümkün değildir. Kol ve bacakların, gözün yapısı, beynin işleyişi, kalp ve damar sistemlerinin uyumu, savunma sistemi tümüyle DNA içerisindeki bilgi hazinesi kullanılarak çalışır hale gelebilir. Dolayısıyla, bir canlının varlığından söz etmek için, DNA molekülünün mevcut olması gerekir. Hücresinde DNA bulunmayan bir penguenden, kediden veya balıktan bahsetmek mümkün değildir.
Demek ki, canlılığın ilk yaratıldığı andan itibaren hücrelerinin içinde ömür boyu tüm vücut faaliyetlerini yönlendirecek bilgi hazinesinin de yerleştirilmiş olması gerekir. Evrim teorisinin iddia ettiği gibi yavaş ve aşamalı bir gelişim süreci ise söz konusu değildir. DNA molekülündeki bilgi hazinesi, Allah'ın insanlar üzerinde ve yeryüzünde tecelli eden rahmetinin açık bir delilidir.
Daha sayfalarca sorabileceğimiz tüm bu sorular, bizi üstün akıl ve bilgi sahibi Allah'ın varlığına götürür.
Bir canlının tüm vücut işlevleri hakkında nelere ihtiyaç duyduğunu açıklayan bir eserin yazılması için, eserin sahibinin, bu canlının vücut yapısının tüm detaylarına hakim olması, atom ve molekül seviyesinde hücre faaliyetlerinin nasıl yürütüleceğini tümüyle bilmesi ve bebeklik çağından ölümüne dek geçirebileceği her döneme ait özel ihtiyaçlarını ve gereksinimlerini ölçüyle tespit etmesi gerekir.
Ayrıca unutmamak gerekir ki, sadece insanların değil, yeryüzündeki tüm canlıların; bakterilerin, virüslerin, böceklerin, atların, bitkilerin de hücrelerinde kendilerine ait birer DNA'ları vardır. Her birinin DNA'sının içindeki bilgiler de ait olduğu canlının kendi vücut yapısının detaylı planını ve ihtiyaçlarına yönelik özel bilgileri içerir. Yeryüzünde milyonlarca canlı türü olduğu düşünülürse, bu bilginin miktarı ve kapsamı daha iyi anlaşılacaktır. Her canlıyı en başından tüm ihtiyaçlarına yönelik bilgilerle donatan ve bu bilgiyi hücrelerinin içine yerleştiren, farklı türler için ayrı DNA dizilimleri yaratan Yüce Rabbimiz'dir.
4 alfabeli DNA dilinden 20 alfabeli protein diline tercüme
Hücre içindeki bilgi bankası, DNA üzerindeki A, T, G ve C harfleri ile gösterilen dört kimyasal bazla kodlanmıştır. Ancak DNA'da kayıtlı bu bilginin kullanılabilmesi için, 4 harfli DNA dilinden 20 harfli protein diline çevrilmesi gerekir. DNA'daki bilgi, ancak bu çeviri işlemi neticesinde, proteinler için anlamlı hale gelir. Ünlü kimyager Prof. Wilder Smith iki dil arasında tercüme yapan bir sistemin zorluğuna şu kelimelerle dikkat çekmektedir:
Bir dilden bir başkasına çeviri yapılması, bilgisayarda programlanabilecek en zor şeylerden birisidir. Çevirinin tatmin edici seviyede olması için, bilgisayara geniş kapsamlı ve ileri derecede komplike programların özenle yüklenmesi gerekir. Amerikalılar, Rusça'dan İngilizce'ye otomatik çeviri yapmak için milyonlarca dolar harcamıştır. Yirmi yıllık çalışmanın ardından hala bağımsız olarak ifadeler içeren Rusça'yı, makinenin çalışmasını düzenli olarak denetleyen iyi bir çevirmen olmaksızın, İngilizce'ye çevirebilen bir makine bulunmamaktadır. Deyimlerin bir dilden diğerine makineyle tercümesi o kadar zor bir işlemdir ki, makinenin önceden programlanması yine de yeterli olmamaktadır. (A. E. Wilder-Smith, The Natural Sciences: Know Nothing of Evolution, T. W. F. T. Publishers, ABD, s. 97.)
Yukarıdaki alıntıda da ifade edildiği gibi iki dil arasında eksiksiz ve doğru bir tercümenin, teknik bir program aracılığıyla yapılması mümkün görünmemektedir. Halbuki DNA dilinin protein diline nasıl çevrileceği DNA'da önceden programlanmıştır ve bu sistem milyarlarca insanın trilyonlarca hücresinde kusursuz bir şekilde çalışmaya devam etmektedir. Kanadalı bilim yazarı Denyse O'Leary ise 4 harfli gen dili ile 20 harfli protein dili arasındaki, olması beklenen iletişim güçlüğüne şöyle değinmektedir:
İnsan genomu hakkında bildiklerimiz şunlar: Genlerimiz, kompleks kombinasyonlar içinde birlikte çalışırlar. Bizi canlı tutan her hücredeki işlemleri gerçekleştiren mekanizmalar olan şaşırtıcı çeşitlilikteki proteinlerin inşasını yönetirken sürekli olarak birbirleriyle konuşurlar. İşin zor olan kısmı genlerde olduğu gibi 4 yapı taşı yerine proteinlerin 20 yapı taşı vardır. (Denyse O'Leary, By Design or By Chance?, Castle Ovay Books, Kanada, 2004, s. 55. )
Ancak zorluk olarak tarif edilen bu duruma rağmen, yeryüzündeki tüm canlılarda DNA diliyle yazılmış şifreli tarifler, gerektiği şekilde okunur, tercüme edilir ve kullanılır. Hücre içinde tecelli eden bu akıl, canlılığı yaratan ve rahmetiyle yaratmaya devam eden, herşeyin sahibi Allah'a aittir.