
Omurgalılar, bir omurgaya, omur iliğine, kemik veya kıkırdaktan meydana gelen bir iskelete, kafatası içinde korunmuş bir beyne, kapalı bir dolaşım sistemine, iki, üç veya dört odacıktan meydana gelen bir kalbe sahip canlılardır. Balıklar, amfibiler, sürüngenler, kuşlar ve memeliler şeklinde beş sınıftan meydana gelirler. Yeryüzünde geniş bir dağılım sergilerler ve bedenlerinde oldukça gelişmiş, kompleks yapılar bulunur.
Omurgalılar, kordalılar filumuna dahil edilen bir gruptur. Kordalılar filumuna dahil olan canlılar, "sırtipi" denilen bir sinir tüpüne sahiptirler. Bunlardan bazıları omurgalı, bazıları ise omurgasızdır. Omurgalılarla ilgili fosil kaydı, uzun yıllar Kambriyen örneklerinden noksan kalmıştır. Bu nedenle ilk omurgalı örneklerinin, en eski omurgalı fosillerinin bulunduğu Devonyen dönemine ait olduğu kabul edilmiştir
Evrimci fosil bilimciler, omurgalıların, diğer ana gruplara oranla daha geç ortaya çıktıklarını düşünüyorlardı. Bunun nedeni, omurgalıların ileri derecede kompleks bir grubu tarif etmesiydi. İnsanın da ait olduğu bu kompleks grubun, kademeli ve nispeten geç ortaya çıkmış olması gerektiğini iddia eden evrimciler, Kambriyen kayalarında omurgalılara ait bir kalıntı olmamasını uzun yıllar bir propaganda malzemesi olarak kullanmışlardı. Evrimci paleontolog Stephen J. Gould'un da kabul ettiği gibi, Darwinist ders kitapları, Kambriyen'de omurgalılara ait herhangi bir kanıt bulunmamış olmasını, özellikle ön plana çıkarıp vurgulamışlardı. Bunu Kambriyen kayalarının sözde Darwin'in evrim teorisini doğrular bir özelliği olarak lanse etmeye çalışmışlardı. Evrimciler, omurgalıların evrimi senaryolarında bir Kambriyen kordalısı olan Pikaia'nın tüm omurgalıların atası olduğunu ileri sürmüşlerdi.
Ancak bu iddialarının geçersiz olduğunu kısa süre içinde gördüler.
Çin'deki Kambriyen yataklarında sürdürülen kazı çalışmaları, evrimcilerin omurgalılarla ilgili hikayelerini altüst eden sonuçlar ortaya koymuştur. Nanjing Paleontoloji ve Jeoloji Enstitüsü profesörü Jun-Yuan Chen ve ekibince bu kazılarda ortaya çıkarılan Haikouella isimli kordalı; beyin, kalp ve damar sistemi, solungaçlar, notokord ve gelişmiş bir kas yapısına ve muhtemelen bir çift göze sahiptir. Bilim yazarı Fred Heeren, Haikouella bulgusunun, Pikaia ile ilgili evrimci beklentilerin tam zıddı sonuçlar ortaya koyduğunu şöyle anlatır:
Biyolog [Chen] Orta Kambriyen döneminden olan ve daha önceleri dünyanın en eski kordalısı konumuna yükseltilen Pikaia isimli canlının, ilkel bir atası olabilecek bir canlı görmeyi umuyordu. Ancak Chen, Pikaia'nın daha az kompleks bir ataya sahip olduğuna kanıt bulmadı, bunun yerine birçok omurgalı karakteristiği sergileyen ve 15 milyon yıl daha yaşlı olan bir kordalı buldu. (Fred Heeren, "A little fish challenges a giant of science", The Boston Globe, 30 Mayıs 2000, s. E1)
Evrimciler böylece on yıllar boyu ders kitaplarında omurgalıların atası olarak lanse ettikleri Pikaia'dan vazgeçmek zorunda kalmışlardır. Çünkü ilk kordalının, çok gelişmiş bir anatomiye sahip olması, üstelik Pikaia'dan on beş milyon yıl önce yaşamış olması, evrim teorisinin iddialarını altüst eden bir gerçek olarak karşılarına çıkmıştır. Böylece omurgalıların evrimi senaryosu, bu grubun hayali atasının devre dışı kalmasıyla darbe almıştır. Ancak asıl darbe, Kambriyen döneminde omurgalıların da yaşamış olduğunu gösteren bulgularla gelmiştir.
Söz konusu bulgular, Çin'in Yunnan bölgesinin başkenti olan Kunming yakınlarında Haikou'da bulunan 530 milyon yıl öncesine ait fosilleşmiş bir balığın kalıntılarıydı. Bu kalıntılar, evrimci bilim adamları için gerçek anlamda bir şoktu. Çinli, İngiliz, Fransız ve Japon bilim adamlarının araştırmaları, bu canlının bir omurgalıya ait olduğunu gösteriyordu. Canlının kafası ve omurgası ile ilgili tüm ayrıntılar, fosil kalıntılarından görülebiliyordu. Kafasından çıkan küçük loblar şeklindeki uzantılar, gözler ve muhtemel burunla ilgili keseler, canlının özellikleri ile ilgili çok detaylı bilgiler verebiliyordu.(http://www.nature.com/nature/journal/ v383/n6603/abs/383810a0.html) Omurgalı özelliği olarak ortaya çıkan pek çok detay, bilim adamlarının tam karşısındaydı. Üstelik de 530 milyon yıl öncesine ait bir fosil örneği üzerinde. (http://www.china.org.cn/english/culture/54836.htm)
Bu balığın ismi, Haikouichthy'dir. Bilim adamları, söz konusu canlının solungaçları ve miyotomlar adı verilen kaslarının diziliş özellikleri nedeniyle tam olarak bir balık olduğunda hemfikirdirler. Çünkü bu özellikler yalnızca balıklara has özelliklerdir. (http://news.bbc.co.uk/1/hi/sci/tech/504776.stm) Üstelik, Haikouichthy Kambriyen'e ait tek balık fosili değildir. Chengjiang'da Myllokunmingia isimli bir başka balık fosili de ele geçirilmiştir. Paris'teki Ulusal Doğa Tarihi Müzesi'nden paleontolog Philippe Janvier bunların "kesinlikle omurgalı" olduğunu belirtmekte ve önemlerini şöyle anlatmaktadır:
Bunlar önemli çünkü şu ana kadar omurgalılar yaşamın Big Bang'i dediğimiz, fosil kayıtlarında tüm ana hayvan gruplarının aniden ortaya çıktığı eski ama büyük Kambriyen patlamasında noksandılar. Kesinlikle diyebiliriz ki, bunlar omurgalılardır. (Richard Monastersky, Waking Up to the Dawn of Vertebrates, Science News, Vol. 156, No. 19, 6 Kasım 1999, s. 292)
Evrim teorisi canlıların kademeli bir gelişim ile ortaya çıktığını, dolayısıyla canlılardaki kompleks yapıların ancak hayali evrim sürecinin sonlarında ortaya çıkmasının bekleneceğini iddia eder. Kambriyen kordalısı Haikouella ile Kambriyen balıkları Haikouichthy ve Myllokunmingia, bu açıdan evrim teorisi için çok büyük problem oluşturmuşlardır. Çünkü bu canlılar, kordalıların evrimi senaryosu için gerekli zamandan 15, balıkların evrimi senaryosundan ise tam 50 milyon yıl "eksiltmiş"lerdir. Böylece evrimsel senaryoların başlangıç zamanı, hayvanların ani ortaya çıkış zamanına gelip dayanmış, bu canlıların evrimleştiği öne sürülebilecek süreç sıfırlanmıştır.
Bu keşifler, elbette evrimci çevrelerde büyük bir şaşkınlık yaratmıştır. Omurgalıların Kambriyen döneminde ani ortaya çıkışlarının açıklanması gerekmektedir. Ve bu durum, onlar için zaten soru işaretleriyle dolu olan Kambriyen dönemi problemine eklenmiş belki de en büyük sorunlardandır. Artık evrimcilerin büyük bir kısmı, şimdiye kadar iddia ettikleri omurgalıların kökeni senaryolarını, yavaş yavaş bir kenara bırakmak ve bu konuda cevapsız olduklarını kabul etmek zorunda kalmışlardır.