Sayfalar

17 Mart 2010 Çarşamba

Hayati Göreve Sahip DNA Enzimleri


Enzimler bir reaksiyona etki ettiklerinde, bir topu yokuştan aşağı yuvarlamakla, yokuş yukarı yuvarlamak arasındaki farka benzer bir etki oluşur. Enzimler biyokimyasal reaksiyonları bin kat kadar hızlandırabilirler. (http://en.wikipedia.org/wiki/Enzyme) İnsan hücresinin içinde 3.500'den fazla enzim bulunmaktadır. Bunlardan bir veya birkaç tanesinin eksik olması durumunda ise, hücre içi faaliyetler tamamen birbirine karışabilir. Bunun sonucu da, hücrenin parçalanıp bozulması, diğer bir ifadeyle canlılığın sona ermesidir. (Detaylı bilgi için bkz. Harun Yahya, Hayat Boyu Çalışan Mucize Makine: Enzim)

DNA enzimlerinin en önemli görevlerinden biri, DNA molekülünün kopyalanmasına yardımcı olmaktır. Bir enzim molekülünü diğer protein moleküllerinden ayıran tek fark, sahip olduğu üç boyutlu şekildir. Eğer enzimler kendi özelliklerini belirleyen bu özel üç boyutlu şekle sahip olmasalardı, hücre içi işlemler, beyinden çeşitli organlara iletilen bilgiler ve hücre içi denetimler olmayacak, böylece hücreleri yaşatmak için gerekli pek çok işlem yapılamayacaktı. Öyle ki, DNA'nın kopyalanması sırasında, hataları düzelten enzimin olmaması dahi, ilgili genin işlevini yitirmesine veya hatalı üretim yaparak kanser başlatmasına neden olabilir.

DNA kopyalanmasında görev alan enzimler

* DNA heliksini fermuar gibi açan: DNA helikaz

Kopyalama işlemi başladığında, ilk olarak "DNA helikaz" isimli enzim olay yerine gelir ve DNA sarmalını bir fermuar gibi açmaya başlar. Bunun sonucunda DNA'nın heliks biçiminde birbirine dolanmış kolları ayrılır. DNA helikaz her saniye 1.000 nükleotid çiftini açabilme yeteneğine sahiptir.

DNA'nın kolları ayrılırken, kolların birbirlerine dolanmalarını engellemek için "heliks sabitleyici enzimler" de her iki kolu sabit tutarlar.

DNA helikaz, fermuarı açarken bir noktada aniden durur. Durulan noktalar, gerekli olan bilginin sınırlarıdır. Enzimler, bilginin nerede başlayıp nerede bittiğini bilirmiş gibi büyük bir ustalıkla hareket ederler.

* Yeni DNA şeritleri üreten: DNA polimeraz

Sıra "DNA polimeraz" enzimindedir. Bu enzimin görevi ise, yine önceki sayfalarda gördüğümüz gibi, DNA'nın ikiye ayrılan kollarını, ikinci bir kol ile tamamlamaktır. Bunun için DNA'nın bir kolunu oluşturan, her bilginin karşısına uygun olan bilgiyi bulup getirir.

DNA polimeraz, yeni şeritleri kusursuzca tamamlayacak biçimde üretir. Eski şeritteki sitozin, her zaman yeni şeritte guanin ile eşleşir. Adenin de her zaman timin ile ve timin de adenin ile eşleşir. Ancak olağanüstü bir hızla gerçekleşen bu eşleşme sırasında bazen birkaç hata olur. Örneğin DNA polimeraz, adenin karşısına bir noktada timin değil de, guanin yerleştirir. Bu tür yanlışlıklar kimi zaman hayati derecede tehlikelidir. Örneğin hemoglobinin yapısındaki altıncı amino asit, eğer "valin" denilen bir başka amino asit olarak değiştirilirse, proteinde ip gibi lifler oluşacak ve alyuvarların dolaşımına engel olup, "orak hücre anemisi" denilen hastalığa yol açacaktır. (David S. Goodsell, Our Molecular Nature, Springer-Verlag, New York, 1996, ss. 40-41.)

Bazların eşleşme sırasındaki kimyasal seçiciliği öylesine güçlüdür ki, yalnız 100.000 bazda bir hataya izin verilir. Bunun da ötesinde DNA polimeraz, hatalara karşı çok duyarlıdır. Eğer yanlış bir baz eşleşmesi gerçekleşirse, hemen yok edilir ve yerine doğru baz yerleştirilir. DNA polimeraz işini bitirdikten sonra da, ayrı bir tamir enzimi, yeni oluşan DNA şeritinde hata kalıp kalmadığını denetler.

* Hatalara karşı aşırı hassas: DNA Nükleaz

Bu enzim adeta bir redaktör (yazı düzelten kişi) gibi DNA'daki hatayı tespit eder ve hatalı harfi yerinden çıkartır. Ancak bunun sonucunda DNA sarmalında bir boşluk oluşur. Bu sorunla da bir başka enzim ilgilenir.

* DNA'daki kopuklukları tamir eden: DNA Ligaz

DNA nükleaz, tespit ettiği hatalı kısmı koparttığında, DNA sarmalında oluşan boşluk "DNA ligaz" adı verilen enzim tarafından tamir edilir. En son aşamada elde edilen kusursuzluk sayesinde milyar nükleotidde yalnız bir hataya izin verilir. Bu hata oranı bilgisayarların denetimindeki herhangi bir bilgi sisteminden kat kat daha üstündür. Milyarda bir hata, binlerce kitabı kopyalarken yalnızca tek bir hata yapmak anlamına gelir. (David S. Goodsell, Our Molecular Nature, Springer-Verlag, New York, 1996, s. 42.) Bu oran da, gözle görülmeyen bir boyutta ne kadar olağanüstü bir denetim mekanizması olduğunu bizlere gösterir.

* DNA'nın düğüm olmadan çözülmesini sağlayan:

Topoizomeraz

DNA şeritleri, uzunluklarından binlerce kez küçük alanlarda paketlenmişlerdir. DNA bu küçük alan içerisinde hareket ederken, bu şeklinden dolayı birçok sorunla karşılaşır. Örneğin DNA sarmalı, üzerindeki bilgilerin okunması için açılırken, aşağıda kalan bölgeler giderek daha fazla sıkılaşır ve oluşan bu basıncın serbest bırakılması gerekir. Bu tıpkı bir ipi oluşturan lifleri tek tek çekmeye benzer. Böyle bir durumda ipin alt kısmında hemen karışıklık oluşur. Hücre bölünürken de, işte bu problemin çok daha büyüğü oluşur. Hücre bölünmeden hemen önce, çekirdekte DNA'nın 46 şeridinden iki kopya bulunur. Her bir şeridin önce çözülmesi, sonra ayrılarak yavru hücrelere gitmeleri gerekir. (David S. Goodsell, Our Molecular Nature, Springer-Verlag, New York, 1996, ss. 39-40.)

Topoizomeraz denilen DNA enzimleri, hücre için dev boyutlardaki bu sorunun üstesinden gelirler. Bir topoizomeraz, DNA sarmalının bir şeridini ayırarak DNA'nın çözülmesini ve gevşemesini sağlar. Böylece aşırı sıkı dolanmaktan kaynaklanan basınç gevşetilmiş olur. Bu şerit daha sonra tekrar birleştirilir ve çifte sarmal eski haline getirilir. Bu işlemlerin her biri çok büyük hassasiyet gerektirir. Allah'ın rahmetiyle tüm bu sistemler bizim haberimiz olmadan, görevlerini kusursuzca yerine getirirler ve DNA şeritlerinde saklı duran genetik bilgiyi korurlar.

DNA ve Enzimlerin Kusursuz İşbirliği

Bu işlemler insan bedenindeki 100 trilyon hücrenin her birinde, her gün ortalama 20.000 kez gerçekleşmektedir. (http://users.rcn.com/jkimball.ma.ultranet/BiologyPages/D/DNArepair.html) Her enzim, ne zaman nerede bulunması gerektiğini, hangi aşamada müdahale etmesi gerektiğini bilmektedir. Her enzimin sırası bellidir. Her biri aralarındaki iş bölümüne, kusursuz bir koordinasyon içinde uyarlar. Bu sistemde en küçük bir kopukluk, eksiklik, erteleme olmaz. Aksi takdirde DNA işe yaramaz bir molekül yığını haline gelecek ve vücutta ciddi hasarlara yol açabilecektir.

DNA enzimleri, evrimcilerin tesadüfen ve aşamalarla oluşum iddialarını, tamamen ortadan kaldıran yaratılış örneklerinden biridir. Çünkü DNA'nın kopyalanabilmek için bu enzimlere ihtiyacı vardır. Ancak söz konusu enzimleri oluşturan bilgiler de DNA'da saklıdır. Dolayısıyla enzimlerin meydana gelmeleri için DNA'nın, DNA'nın varlığını sürdürebilmesi için de enzimlerin varlığı şarttır. Henüz herhangi birinin oluşumunu açıklayamamış olan evrim teorisi için, iki kompleks yapının aynı anda ortaya çıkması şartı çok daha büyük bir problemdir.

Evrimcilerin içine düştükleri bu çaresizlik, evrimci bilim adamları Fred Hoyle ve Chandra Wickramansinghe tarafından şöyle itiraf edilmektedir:

... Hayat tesadüfi bir başlangıca sahip olamaz. Evrende var olan bütün maymunları birer daktilonun başına oturtsanız ve bu maymunlar rastgele daktilonun tuşlarına bassalar, bu maymunlardan birisinin bile Shakespeare'in bir çalışmasını oluşturmaları kesinlikle imkansızdır. Hatta pratikte yanlış denemelerin konması için gereken çöp kutularının yetmemesi sebebinden dolayı da bu imkansızdır. Aynısı canlı maddeler için de doğrudur. Hayatın cansız maddeden kendi kendine oluşma olasılığı için, 1 sayısının yanına 40.000 sıfır koyun. İşte hayatın cansız maddeden kendi kendine oluşma olasılığı bu sayıda bir ihtimaldir... Eğer insan, sosyal inançlarından dolayı veya "Bilimin evrime nanması gerekir." şeklindeki eğiliminden dolayı ön yargılı hale gelmemişse, bu basit hesap Darwin'i ve tüm teoriyi gömmek için yeterli derecede olanaksız bir sayıdır. Ne bu gezegende ne de bir başkasında, hiçbir ilkel çorba yoktu ve hayatın başlangıcı rastgele olmadığına göre, o zaman belli bir amaca yönelik bir aklın ürünüdür. (Fred Hoyle, Chandra Wickramasinghe, Evolution from Space, Simon & Schuster, New York, 1984, s. 148. )

Böylesine zor işleri yapan enzimler bilinç, akıl sahibi varlıklar değildir. Öyleyse karar alma, bunları uygulama, öngörü sahibi olma, karışıklıkları engelleme, kusursuz bir düzen için tedbirler alma, hata tespiti yapma, hataları düzeltme, onarma gibi bilinç ve akıl gerektiren fiilleri, bu şuursuz atom yığınları nasıl gerçekleştirmektedirler? Evrimcilerin ardına sığındıkları "tesadüf" kavramı, böylesine kompleks bir mekanizma karşısında tüm anlamını yitirir. Dolayısıyla, kör tesadüfler canlılığın kökeni ile ilgili kesinlikle bilimsel bir cevap niteliği taşımazlar. Akıl ve vicdan sahibi herkes, kör ve şuursuz tesadüflerin eseri olarak böylesine bilinçli, planlı işlemlerin birbiri ardınca gerçekleşemeyeceğini, kusursuzluk içinde yapılamayacağını kabul eder.

Açık bir gerçektir ki, bu sistemin tüm unsurları ile eksiksiz bir biçimde bir anda "oluşmuş" olması gerekmektedir. Bunun anlamı da yaratılmış olmasıdır. İnsanların kavramakta, okurken bile takip etmekte zorluk çektiği bu işlemler, Allah'ın dilemesiyle, şuursuz atomların her an kolaylıkla ve başarıyla yerine getirdiği görevlerdir.