Sayfalar

17 Mart 2010 Çarşamba

Darwinistler, Kabataş Devrinin Bir Yalan Olduğunu Düşünmezler


Darwinistler, Taş Devri diye tanımladıkları ve hayali "ilkel insanların" yaşadıklarını iddia ettikleri bir dönemde, insanların günümüzdekinden farksız bir medeniyete sahip olduklarını, o dönemdeki insanların da çatal kaşık kullanan, misafirlerini ağırlayan, düzenli bir hayat sürdüklerini ispat eden deliller olduğunu düşünmezler.

*Darwinistler, M.Ö. 10 binli yıllarda kullanılmış olan kemikten yapılmış düğmelerin, dönemin insanlarının kıyafet kültürüne sahip olduklarının ispatı olduğunu, düğmeyi kullanan toplumun dikişi, kumaşı, dokumacılığı da bilmesi gerektiğini düşünmezler.

*Darwinistler, 95 bin yıllık flütün, bundan on binlerce yıl önce yaşayan insanların da gelişmiş müzik kültürü olduğunun ispatı olduğunu, "ilkel insan" diye bir kavramın olmadığını düşünmezler.

*Darwinistler, M.Ö. 10 binli yıllarda insanların bakır tığ kullanmakta olduklarını, bakırdan tığ yapan bir toplumun bakır cevherini tanıması, bu cevheri kayanın içinden çıkarmayı başarması ve bunu işleyebilecek teknik imkanlara sahip olması gerektiğini düşünmezler.

*Darwinistler, "ilkel bir dönem" olarak kabul ettikleri ve ismini "cilalı taş devri" olarak koydukları dönemden kalma taşların yüzeyindeki parlaklığın, ciladan kaynaklanmadığını, çünkü cilanın binlerce yıl boyunca muhafaza edilmesinin mümkün olmadığını, bunun, çelikten yapılmış keski ve işçilik malzemeleri kullanılarak taşların yontulması yoluyla büyük bir ustalıkla gerçekleştirilmiş olması gerektiğini düşünmezler.

*Darwinistler, Scientific American dergisinin 1852 yılında yayınlanan 5 Haziran tarihli sayısında haber verilen 100 bin yıllık metal kabın, çinko ve gümüşün kullanıldığı bir alaşımdan yapıldığını, üzerindeki ince işçilikteki çiçek buketlerinin, üzüm asması ve taç desenlerinin üstün bir sanat eseri olduğunu, bu kabı yapan kişilerin metal alaşımları yapan, metalleri işleyebilen gelişmiş bir kültür birikimine sahip insanlar olduklarını düşünmezler.

*Darwinistler, bakır cevherinin metale dönüşümü için gerekli olan sıcaklığın 1084.5oC olması gerektiğini, bu esnada ateşe hava akımı sağlayan bir cihaz ya da körük kullanılması gerektiğini, bakırla işlem yapan bir toplumun, bu ısının sağlanabileceği bir fırını inşa etmiş olması, ayrıca bu fırında lazım olacak pota, maşa gibi aletleri de yapmış olmasının gerekli olduğunu ve dolayısıyla geçmişte yaşamış bu derece kapsamlı bilgiye sahip olan kişilerin ilkel insanlar olamayacaklarını düşünmezler. (www.kabatasdevri.com)

*Darwinistler, arkeolojik bulgular neticesinde elde edilen 100 bin yıllık metal kap kalıntısı, 2.8 milyar yıllık metal küreler, 300 milyon yıllık olduğu tahmin edilen demir çömlek, 27 bin yıllık kil parçaları üzerinde bulunan tekstil kalıntıları, magnezyum, platinyum gibi Avrupa'da birkaç yüzyıl önce eritilmesi başarılan metallerin bin yıllık kalıntılardaki izleri gibi sayısız buluntunun, evrimcilerin iddia ettiği "ilk çağ dönemleri" aldatmacasını ortadan kaldırdığını düşünmezler.

*Darwinistler, eski insanlara ait bulguların önemli bir kısmının, evrimci bilim adamları tarafından ya göz ardı edilmiş ya da müzelerin bodrumlarına saklanmış olduğunu, gerçek insanlık tarihi yerine, evrimcilerin hayal ürünü hikayelerinin, insanlık tarihi şeklinde toplumlara tanıtıldığını düşünmezler.

*Darwinistler, "taş devri olarak iddia ettikleri" dönemlerde, beyin ameliyatları yapılmasının, "insanların sanatı bilmediklerini söyledikleri" dönemlere ait kazı alanlarında ise süs eşyaları ve boya hammaddeleri bulunmasının, insanın ilkel olduğu bir dönemin yaşanmadığına dair önemli birer delil olduğunu düşünmezler.

*Darwinistler, arkeolojik bulguların gösterdiği gerçeğin, insanın var olduğu günden itibaren kültürel anlayışa sahip olduğu, bu anlayışta zaman zaman ilerlemeler, zaman zaman gerilemeler, keskin değişimler yaşanmış olmasının mümkün görüldüğü, ancak bunun, evrimsel bir süreç yaşandığı değil, kültürel bir gelişim ve değişim yaşandığı anlamına geldiğini düşünmezler.

*Darwinistler, geçmiş insanların geride bıraktıkları arkeolojik izlerle, evrimcilere göre olması gereken anatomik ve biyolojik izlerin birbirleriyle tutarsız olduğunu, bu durumun Darwinizm'in bu konudaki iddialarını bir kez daha geçersiz kıldığını düşünmezler.