Sayfalar

17 Mart 2010 Çarşamba

Mikro Evrim-Makro Evrim Kavramları


Darwin'in "türlerin kökeni"nin açıklaması sandığı varyasyonların gerçekte böyle bir anlam taşımadıkları, genetik biliminin bulgularıyla anlaşıldı.

Bu nedenle evrimci biyologlar, tür içindeki çeşitlenme ile yeni tür oluşumunu birbirinden ayırmak ve bunlar hakkında iki ayrı kavram öne sürmek durumunda kaldılar. Tür içindeki çeşitlenmeye, yani varyasyona, "mikro evrim" adını verdiler. Yeni türlerin oluşması varsayımı ise "makro evrim" olarak adlandırıldı.

Makro evrim kavramı ilk olarak 1927 yılında, Rus Biyolog Jurii Filipchenko tarafından kullanıldı. (Hilary S. Callahan, "Microevolution and Macroevolution: Introduction", Encyclopedia of Life Sciences, 2001, ğ.els.net.) Mikro evrimin makro evrime delil olarak kullanılabileceği görüşü ise, 1930'lu yıllarda, Filipchenko'nun öğrencisi olan Theodosius Dobzhansky tarafından ortaya atıldı. Dobzhansky Darwinizm'in temel kitaplarından biri olan Genetik ve Türlerin Kökeni'nde, mikro evrim ile makro evrimin mekanizmalarının aynı olduğunu öne sürdü. (Theodosius Dobzhansky, Genetics and the Origin of Species, Columbia University Press, New York, 1937.) Daha sonra bu görüş evrimci çevrelerde yaygın olarak kabul gördü ve günümüze kadar geldi. O yıllarda Berkeley Üniversitesi'nden genetikçi Richard Goldschmidt ise, bu görüşün yanlışlığını şöyle ifade etti: "Mikro evrimin olguları makro evrimi anlamak için yeterli değildir." (Richard B. Goldschmidt, The Material Basis of Evolution, New Haven Connecticut: Yale University Press, 1940, s. 8.)

Bu iki kavram uzunca bir zamandır biyoloji kitaplarında yer alır. Ancak gerçekte burada yanıltıcı bir üslup kullanılmaktadır. Evrimci biyologların mikro evrim adını verdikleri varyasyon örneklerinin aslında hiçbir şekilde evrim teorisiyle ilişkisi yoktur. Çünkü evrim teorisi, canlıların mutasyon ve doğal seleksiyon mekanizmalarıyla yeni genetik bilgiler kazanıp geliştiklerini öne sürer. Oysa varyasyonlar daha önce belirttiğimiz gibi hiçbir zaman yeni bir genetik bilgi oluşturmaz ve dolayısıyla bir "evrim" sağlamazlar. Varyasyonlara mikro evrim adı verilmesi, evrimci biyologların ideolojik bir tercihidir.

Darwinistlerin kasıtlı olarak mikro evrim şeklinde adlandırdıkları varyasyonlar, günlük hayatta sık sık örneklerini gördüğümüz biyolojik bir olgudur. Karşılaştığınız kedi, köpek, elma, domates, bitki ve hayvan varyasyonlarını gözünüzün önüne getirin. Makro evrim ise, bir dinozorun bir kuşa, bir ayının bir balinaya dönüşmesi gibi değişimlerdir. Yani makro evrim iddialarının, kurbağaların prenslere dönüştüğünü anlatan çocuk masallarından hiçbir farkı yoktur.

Evrimci biyologların mikro evrim kavramını kullanarak verdikleri izlenim, varyasyonların uzun zaman içinde yepyeni canlı sınıflamaları oluşturabileceği yönündeki yanlış bir mantıktır. Nitekim konu hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmayan pek çok kişi "mikro evrim uzun zamana yayıldığında makro evrim oluşturur" gibi yüzeysel bir düşünceye kapılmaktadır. Bu düşüncenin örneklerini sık sık görmek mümkündür. Bazı "amatör" evrimciler, "insanların boy ortalaması bir yüzyıl içinde bile iki cm. artmış, demek ki milyonlarca yıl içinde her türlü evrim gerçekleşebilir" gibi mantıklar öne sürerler. Oysa daha önce de belirtildiği gibi, boy ortalaması değişimi gibi varyasyonların hepsi, belirli genetik sınırlar içinde gerçekleşen ve evrimle ilgisi olmayan dalgalanmalardır.

Nitekim, mikro evrim adını verdikleri varyasyonların yeni canlı sınıflamaları oluşturamadığını, yani makro evrim sağlamadığını günümüzde evrimci otoriteler de kabul etmektedir. Evrimci biyologlar, Scott Gilbert, John Opitz ve Rudolf Raff, Developmental Biology dergisinde yayınlanan 1996 tarihli makalelerinde bu konuyu şöyle açıklarlar:

Modern sentez (neo-Darwinist teori) önemli bir başarıdır. Ancak, 1970'lerden başlayarak, çok sayıda biyolog bunun açıklayıcı gücünü sorgulamaya başlamıştır. Genetik bilimi, mikro evrimi açıklamak için yeterli bir araç olabilir, ama genetik bilgi üzerindeki mikro evrimsel değişiklikler, bir sürüngeni bir memeliye çevirebilecek ya da bir balığı amfibiyene dönüştürecek türden değildir. Mikro evrim, sadece uygunların hayatta kalması kavramına yardımcı olabilir, uygunların oluşumunu açıklayamaz. (Open Üniversitesi Biyoloji Profesörü Brian Goodwin) Goodwin'in 1995'te belirttiği gibi (Brian Goodwin, "Neo-Darwinism has failed as an evolutionary theory", The Times Higher Education Supplement, 19 Mayıs 1995.) , "türlerin kökeni, yani Darwin'in problemi, çözümsüz kalmaya devam etmektedir."" (Scott Gilbert, John Opitz, Rudolf Raff, "Resynthesizing Evolutionary and Developmental Biology", Developmental Biology 173, Article No. 0032, 1996, s. 361.)

Mikro evrim adı verilen varyasyonların makro evrim iddiasına, yani türlerin kökenine hiçbir açıklama getiremediği, başka evrimci biyologlar tarafından da kabul edilmiştir. Ünlü evrimci Paleontolog Roger Lewin, Kasım 1980'de Chicago Doğa Tarihi Müzesi'nde 150 evrimcinin katıldığı, dört gün süren ünlü sempozyumda bu konuda varılan sonucu şöyle anlatır:

"Darwin'in (varyasyonlardan yola çıkarak) yaptığı mantık yürütmeler haklı mıydı? Evrimsel biyolojinin tarihindeki son 40 yılın en önemli konferanslardan birine katılan bilim adamlarının ortaya koydukları yargıya göre, bu sorunun cevabı "hayır"dır. Chicago konferansındaki temel mesele, mikro evrimi sağlayan mekanizmaların, makro evrim adını verdiğimiz fenomeni açıklamak için de kullanılıp kullanılamayacağı olmuştur... Cevap açıklıkla verilebilir: Hayır." (R. Lewin, "Evolutionary Theory Under Fire", Science, vol. 210, 21 Kasım 1980, s. 883.)

Evrimci biyologlar Fagerstrom, Schuster ve Szathmary de 1996 yılında Science dergisinde yayınlanan bir makalede aynı gerçeği şöyle belirtirler:

"Evrimdeki büyük geçişler -örneğin, bir kaçını belirtmek gerekirse, yaşamın kökeni, ökaryot hücrelerin ortaya çıkışı, insanın konuşma kapasitesinin kökeni gibi geçişler- birer "dengeden uzaklaşma" hali olamazlar. Bunlar, mikro evrimin kurulu modelleri tarafından da tatmin edici şekilde tarif edilemezler."(T. Fagerstrom, P. Jagers, P. Schuster, E. Szathmary, "Biologists put on mathematical glasses", Science, vol. 274, 20 Aralık 1996, s. 2039-2040.)

Kısacası, mikro evrim ile makro evrim birbirinden tamamen farklı kavramlardır. Birincisi biyolojik bir olgu, ikincisi ise bilim dışı bir dogmadır. Buna rağmen, günümüzde söz konusu iki kavramın mekanizmalarını bir tutan ve mikro evrimsel değişimlerin uzun bir zaman diliminde makro evrimsel dönüşümlere neden olacağına inanan birçok evrimci vardır. (Sean B. Carroll, "The Big Picture", Nature, Vol. 409, 8 Şubat 2001, s. 669; Paul R. Ehrlich, Human Natures, Shearwater Books, Washington, D.C., 2000, s. 46.)

Bazı bilim adamları ise böyle bir iddianın, bilimsel bulgular ve fosil kayıtlarının ortaya koyduğu gerçekler ile taban tabana zıt olduğunun farkındadırlar. Örneğin, Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nden Douglas Erwin, Evrim ve Gelişim dergisinde yer alan 2000 yılına ait bir makalesinde bunun üzerinde durmuştur. (D.H. Erwin, "Macroevolution is more than repeated rounds of microevolution", Evolution & Development, Vol. 2, 2000, s. 78-84.) Amerikalı biyologlar Douglas Erwin ve James Valentine'e göre, yeni bedensel tasarımların kökenini açıklamak için mikro evrimsel mekanizmaları kullanmak, eldeki delillerle uyuşmayan bir yöntemdir. (J.W. Valentine, D.H. Erwin, "Interpreting Great Developmental Experiments: The Fossil Record", s. 95, R.A. Raff, E.C. Raff (editors), Development as an Evolutionary Process, Alan R. Liss, Inc., New York, 1987.)

Gerçek şu ki, makro evrim hiçbir zaman gözlemlenmemiştir; bunun nasıl gerçekleştiğine dair akla, mantığa ve bilime uygun hiçbir açıklama yoktur. Mikrobiyoloji Profesörü Carl Woese konuya ilişkin görüşünü, "makro evrim terimi anlayışımızı ifade etmekten çok bilgisizliğimizi gizlemeye yarıyor" şeklinde dile getirir. (C.R. Woese, "Macroevolution in the microscopic world", C. Patterson (editor), Molecules and Morphology in Evolution, Cambridge: Cambridge University Press, 1987.)

Evrimciler tarafından Darwinizm'in somut ve gözlemlenmiş örnekleri olarak tanıtılan, her fırsatta evrim teorisinin temel delilleri olarak sunulan konuları düşünün. Hemen aklınıza Galapagos ispinozları, Sanayi Devrimi kelebekleri, antibiyotiklere dirençli bakteriler ve DDT'ye karşı bağışıklı böcekler gelecektir. Bunların evrim deliliymiş gibi kullanılması ise kesinlikle bir aldatmacadır. Çünkü söz konusu vakalar evrime delil oluşturmayan varyasyon (veya bir başka ifadeyle "mikro evrim") örnekleridir. (Elinizdeki kitabın ilerleyen sayfalarında Galapagos ispinozları ve Sanayi Devrimi kelebekleri detaylı olarak incelenmekte ve bu canlıların evrim teorisine delil olacak hiçbir yönlerinin olmadığı anlatılmaktadır.