
Kambriyen kayalarının altındaki kayalara Prekambriyen kayaları ismi verilir. Bunların bazıları binlerce metre kalınlıktadır ve çoğu yerinden oynamamıştır, dolayısıyla fosillerin korunumu için çok uygun koşullar sağlamaktadırlar. Eğer mikroskobik, tek hücreli, yumuşak bedenli bakteri ve algleri bulmak mümkünse, bu organizmalarla kompleks omurgasızlar arasındaki geçiş formlarının fosillerini bulmak da kesinlikle mümkün olmalıdır. Böylesine kompleks organizmaların çeşitliliğinin evrimleşmesi için gerekli çok uzun zaman diliminde milyar kere milyarlarca sayıda ara formlar yaşamış ve ölmüş olmalıdırlar. Dünyanın müzeleri, geçiş formlarının devasa koleksiyonlarıyla dolup taşıyor olmalıdır. Gerçekte, böyle tek bir fosil dahi bulunmuş değildir! Başlangıçtan beri denizanaları denizanası, trilobitler trilobit, süngerler sünger ve salyangozlar da salyangoz kalmışlardır. Dahası, örneğin, deniztarağı ve salyangoz; sünger ve denizanası; veya trilobit ve yengeçleri birbirine bağlayan tek bir fosil bulunmuş değildir. (Duane T. Gish, "Creation Scientists Answer Their Critics", Institute for Creation Research: El Cajon CA, 1993, s. 115-116) (Kaliforniya Üniversitesi Biyokimya profesörü Duane Gish)
Ediacaran faunası, Prekambriyen'in sonunda günümüzden yaklaşık 620 ila 543 milyon yıl önceki dönemde yaşamış çok hücreli canlıları temsil eder. Prekambriyen'in sonlarına doğru, Avustralya'nın Ediacara tepelerinde, yaklaşık 600 milyon yıl öncesine ait olarak bulunan fosiller, daha önceki bulgulardan herhangi bir sonuca ulaşamamış evrimci çevreler için, bir umut ışığı olarak kabul edilmiştir. Çok hücreli canlılarda görülen çeşitlilik evrimciler tarafından, Kambriyen canlılarına ulaşan bir evrimsel süreç olarak değerlendirilmek istenmiştir. Günümüz evrimci bilim adamları bu fosillerden yola çıkarak, Kambriyen döneminin açıklanabileceğini iddia etmişler ve çeşitli teoriler üretmişlerdir. Ancak bu yönde gösterilen çabalar da, hiçbir bilimsel bulgu ile delillendirilememiş ve sonuçsuz kalmıştır.
1946 yılında Avustralyalı jeolog Reginald Spriggs'in, Avustralya Flinders Sıradağları'ndaki Ediacara tepelerinde bulduğu fosiller, 580-560 milyon yıl öncesini temsil ediyordu. Bilim adamları Paleozoik dönemden önce gelen bu döneme Ediacaran dönemi adını vermişlerdir. Ediacaran faunasının özelliği, bu dönemde aniden ortaya çıkan bazı çok hücreli canlıların varlığı nedeniyle, evrimci bilim adamları tarafından büyük bir heyecanla sahte bir ara geçiş faunası olarak kabul edilmesiydi. Kambriyen dönemine yakınlığı nedeniyle bu fosiller, evrimciler için büyük önem taşımaktaydılar. Avustralya'da bu döneme ait pek çok fosil bulunmasının ardından, Güney Namibya, Rusya, İngiltere, İsveç, Kanada ve Amerika'da da bu dönem fosil örneklerine rastlandı. Bütün bu araştırmalar sonucunda ele geçen sonuç şuydu: Ediacara bölgesinde rastlanmış olan yaklaşık 16 değişik tür, arkalarında hiçbir sert doku kalıntısı bırakmamışlardı. (Andrew Parker, In The Blink of an Eye, Perseus Publishing, Nisan 2003, s. 15-22) Bir başka deyişle, bu canlıların tamamı yumuşak vücutlu idi.
Prekambriyen dönemin hemen ardından Ediacaran dönemi yataklarında, aniden, büyük bir çeşitlilikte çok hücreli canlıların ortaya çıktığı doğrudur. Fakat bunlar, Kambriyen canlılarından tamamen farklı, kendilerine özgü biçimleriyle ortaya çıkarlar. Bu canlılar, Kambriyen canlılarında olduğu gibi sert dokulara ve çeşitli kompleks yapı ve organlara sahip değildirler. Bunlar, genellikle tüylü eğrelti otuna, keseye ve diske benzer şekillere sahip canlılardır. Çeşitli hassas uzantılara sahip olan bu organizmaların hiçbirinin baş kısımları veya dolaşım, sinir ya da sindirim sistemleri yoktur. Kompleks fizyolojik sistemlere sahip değildirler ve nitelikleri genel olarak belirsizdir.
Bu çok hücreli yaşam formlarının Kambriyen'in hemen öncesinde ortaya çıkması, bu canlılar üzerinde oldukça fazla spekülasyon yapılmasına neden olmuştur. Kambriyen canlılarına açıklama getirmeye çalışan hemen her evrimci bilim adamı, Ediacaran dönemi canlıları üzerinde teoriler üreterek Kambriyen'e bir "ata" bulmaya çalışmıştır. Örneğin, evrimci paleontolog Martin Glaessner ve çalışma arkadaşları, Ediacaran faunasında, günümüz filumlarına ait bazı özellikler tespit edebileceklerini, ancak bu fosillerin, özellikleri tanımlayabilecek kadar iyi muhafaza olmadıklarını iddia etmişlerdir. Yine bir evrimci olan paleontolog Dolf Seilacher ise, aslında günümüz denizanalarına benzer canlıların o dönemde yaşadıklarını, ama kıyıya çıktıklarında kumun üzerindeki çukurlar haline geldiklerini iddia etmiştir. Ona göre, bu durum bazı hayvanların suyun içinde yüzmek yerine, çamurun altında yaşadıkları izlenimini de vermiştir. (Stephen Jay Gould, The Book of Life: The Burgess Shale and the Nature of History, W. W. Norton & Company Inc., 2001, s. 46-47) Alman paleontolog Adolf Seilacher ve Harvard Üniversitesi'nden Stephen Jay Gould için bu fosiller, tek hücreliden Kambriyen'deki müthiş çeşitliliğe geçiş sırasında yaşanan "başarısız deneylerdir". Oregon Üniversitesi'nden paleontolog Gregory Retallack için ise, Ediacaran fosilleri hayvan bile değildirler. Ona göre bunlar, birer liken örneğidirler. (Liken: Mantarlarla alglerin ortak yaşamasından ortaya çıkan yeni canlı türü.) Fotosentez yolu ile beslenebilmişler ve 5 km'ye varan kayalıkların altında oldukları gibi kalmışlardır.(http://www.rae.org/cambrian.html)
Görüldüğü gibi Ediacaran konusunda evrimcilerin kendi aralarında bile bir fikir birliği yoktur. Asıl önemli olan ise; bu iddiaların hiç birinin, Kambriyen dönemindeki ani canlı patlamasının nasıl meydana geldiğine bir açıklama getirememesidir. Hiçbiri, Kambriyen canlılarının sözde atalarının nerede olduklarına dair bir ipucu vermemektedir. Ayrıca, Ediacaran faunasında bulunan ve Kambriyen canlılarından farklı şekillerde nitelendirilen bu yeni formların da kökeninin ne olduğunun açıklanması gerekmektedir. Dolayısıyla Ediacaran canlıları, evrimciler için bir umut ışığı değil, açıklanması gereken bir başka önemli sorundur.
Kaliforniya Berkeley Üniversitesi'nin Paleontoloji Müzesi isimli internet sayfasında bu dönem canlıları hakkında şunlar söylenmektedir:
Bu fosillerin ne olduğu sorusu hala herkesi tatmin edecek şekilde cevaplanmış değil; çeşitli zamanlarda yosun, liken, dev tek hücreli hayvanlar ve hatta günümüzde yaşayanlarla hiçbir bağlantısı bulunmayan ayrı bir hayvan alemi oldukları tahmin edildi. Bu fosillerin bazıları yorumlanması zor olan basit lekeler ve bunlar neredeyse herşeyi temsil ediyor olabilirler. Bazıları en çok nayderyanlara, solucanlara veya eklembacaklıların yumuşak bedenli akrabalarına benziyor. Diğerlerinin yorumlanması daha az kolay ve bunlar soyu tükenmiş filumlara ait olabilirler. Ancak Vendian kayaları yumuşak bedenli fosillerin yanı sıra, muhtemelen çamur üzerinde sürünen solucan benzeri hayvanların bıraktığı iz fosilleri de içeriyor. (University of Chicago, Berkeley, Museum of Paleontology, http://www.ucmp.berkeley.edu/ vendian/critters.html )
Ediacaran faunasına ait birkaç fosil üzerine spekülasyonlarını sürdüren evrimciler için durum, Ediacaran dönemine ait fosil türlerinin, Dünya'nın başka yerlerinde de bulunmaya başlamasıyla daha da zorlaşmıştır. Bulunan yeni fosiller, öncekilerden daha kompleks özellikler sergilemekte, ancak bunlar yine Kambriyen canlıları ile hiçbir şekilde ilişkilendirilememekte ve bu durum, söz konusu dönemde de bir hayvan çeşitliliğinin meydana geldiğini göstermektedir.
*Fauna: Bir yerde / dönemde yaşayan hayvanların tümü